STARTUP PROJELERİ

Projeye başlarken, elinizde hazır ve işleyen bir altyapı olup olmadığını kontrol edin.

Eğer yoksa, internette mevcut olan ve projenize uygun altyapıları araştırıp bir liste oluşturun. Bu hazır altyapılar, daha önce geliştirilmiş ve üzerinde değişiklikler yapabileceğiniz bir proje veya kolayca adapte olabileceğiniz yazılım framework'leri (örneğin, NodeJS için Express, Sequelize, Mongoose vb.) olabilir. Amaç, projeyi mümkün olan en kısa sürede başlatmaktır. Her şeyi en iyi bildiğinizi düşünerek hazır altyapıları kullanmamak ve her şeyi sıfırdan yapmak, projeye ve size gereğinden fazla zaman ve kaynak kaybettirebilir.

Projenizin en önemli özelliklerini belirleyerek bir MVP (Minimum Değerli Ürün) planı oluşturun ve bu plana göre sprintlerinizi/iterasyonlarınızı yönetin.

MVP, ürününüzün ilk adımıdır ve "kullanılabilir ilk ürün" anlamına gelir. Yani, ürününüzün mükemmel olması gerekmez; önemli olan, temel işlevleri yerine getirmesidir. Bu süreçte, ürününüzün henüz tamamlanmadığını söyleyenler olacaktır. Ancak unutmayın, her büyük ürün küçük adımlarla başlar. Önemli olan, ilerlemeye devam etmek ve müşteri geri bildirimleriyle ürününüzü geliştirmektir.

Esneklik, startup dünyasının anahtarıdır.

Mobil uygulamanız hem iOS hem de Android'de çalışacaksa ve kaynaklarınız kısıtlıysa, React Native, Flutter veya PhoneGap gibi cross-platform çözümlerle başlayın. Unutmayın, her platform için ayrı geliştirme yapmak her zaman gerekli değildir. Önemli olan, hızlı ve verimli bir şekilde minimum değerli ürünü (MVP) piyasaya sürmek ve kullanıcı geri bildirimleriyle ürünü geliştirmektir. Katı kurallar ve mükemmelliyetçilik, startup'ınızın başarısını engelleyebilir.

Startup'ınızda verimliliği en üst düzeye çıkarmak için 80/20 kuralını (Pareto ilkesi) benimseyin.

Bu kural, kaynaklarınızı en etkili şekilde kullanmanızı sağlar. Örneğin, mobil uygulamanızda sadece bir ekranda kullanılacak bir deep link özelliği için iki haftalık bir geliştirme süresi öngörüyorsanız, bu süreyi gözden geçirin. Belki de bu süreyi, kullanıcılarınız için daha değerli olacak başka bir özelliği geliştirmeye ayırabilirsiniz. MVP planınızı hazırlarken 80/20 kuralını akıllıca uygulayarak projenizin teknik açıdan hızla ilerlemesini sağlayabilir ve başarıya daha hızlı ulaşabilirsiniz.

Ölçeklenebilir bir altyapı planı oluşturun ve gereksiz masraflardan kaçının.

Başlangıçta, çözümünüzü en uygun maliyetle nasıl hayata geçirebileceğinize odaklanın. Ölçeklenebilir bir altyapı sayesinde, zamanla daha yüksek maliyetli ancak yönetimi daha kolay platformlara geçiş yapabilirsiniz. Örneğin, hayaliniz AWS kullanmak olabilir, ancak başlangıçta DigitalOcean, Hetzner ve benzeri daha uygun maliyetli bir alternatifle başlayabilirsiniz. Yatırım almış olsanız bile, bu yaklaşım şirketinizin daha uzun süre ayakta kalmasını ve başarıya ulaşma şansını artıracaktır.

Her proje yeniden yapılandırılabilir, ancak en baştan temiz ve anlaşılır bir altyapı kurmak büyük avantaj sağlar.

Temiz bir proje, yapısına bakıldığında her şeyin yerli yerinde olduğu ve kolayca anlaşılabilen bir projedir. Ön yüzde (frontend) modülerlik sağlayan araçlar (örneğin Webpack) kullanmak, temiz bir proje oluşturmanıza yardımcı olur. Arka uçta (backend) ise klasör/paket yapısını düzenli kurmak ve iyi bir framework kullanmak temiz bir proje oluşturmanızı kolaylaştırır. Geliştirme sürecinde her şey istediğiniz gibi gitmeyebilir. Küçük kusurları görmezden gelin, not alın ve ilerlemeye devam edin. Aksi takdirde, mükemmeliyetçilik tuzağına düşüp 5 günlük işi 2 haftada bitirebilirsiniz. Sonuçta aynı ürün ortaya çıksa bile, özellikle bir startup'sanız, bu durum zaman kaybından çok daha fazlasına mal olabilir.

Projenizin başlangıç aşamasında, hazır servislerden faydalanmaktan çekinmeyin. Örneğin, üyelerinize haftalık bilgilendirme e-postaları göndermeniz gerekiyorsa, bunu kendiniz geliştirmek yerine bu hizmeti sunan bir servis kullanabilirsiniz. Ancak, önemli olan nokta, ileride bu servisten vazgeçme ve kendi altyapınızda geliştirme yapma ihtimalini göz önünde bulundurarak entegrasyonu gerçekleştirmektir. Başka bir deyişle, servise aşırı bağımlı hale gelmeyin.